Konu Detayı Sayfası
Canlılar, yaşamın temel birimleridir ve belirli özelliklere sahiptirler. Bu ortak özellikler, canlıların yaşam süreçlerini sürdürmelerini sağlar ve onları cansız varlıklardan ayırır.
Hücre Yapısı: Tüm canlılar, bir veya daha fazla hücreden oluşur. Hücreler, yaşamın temel yapı taşlarıdır ve metabolizma gibi yaşamsal faaliyetlerin gerçekleştiği yerlerdir.
Metabolizma: Canlılar, enerji alışverişi ve moleküler süreçler aracılığıyla metabolizmalarını sürdürürler. Besin maddelerini alırlar, enerjiyi kullanırlar ve atık ürünleri uzaklaştırırlar.
Büyüme ve Gelişme: Canlılar, hücre bölünmesi ve hücre büyümesi gibi süreçlerle büyürler ve gelişirler. Bu süreçler, organizmanın yapısal ve işlevsel karmaşıklığını artırır.
Tepki ve Duyarlılık: Canlılar, çevrelerindeki değişikliklere yanıt verirler ve uyaranlara duyarlıdırlar. Bu, dış uyaranlara uyum sağlamalarını ve hayatta kalmalarını sağlar.
Üreme: Canlılar, kendi türlerini üretme yeteneğine sahiptirler. Üreme süreci, genetik materyalin aktarımını ve yeni bireylerin oluşumunu içerir.
Evrim: Canlılar, türlerinin zamanla değişebileceği ve uyum sağlayabileceği bir evrimsel süreçten geçerler. Doğal seçilim ve genetik varyasyon, canlıların türlerinin zamanla değişmesine katkıda bulunur.
Bu ortak özellikler, canlıların karmaşık ve çeşitli yaşam formlarını oluşturur ve doğal dünyadaki çeşitliliğin temelini oluşturur.
Biyoloji Nedir?
Biyoloji, canlıları bilimsel temeller üzerinden araştıran bilim dalıdır. Canlıların bütün özelliklerini ve gerçekleştirdikleri temel yaşamsal olayları inceler.
Biyoloji Biliminin Temel Amacı
Biyolojinin temel amacı, doğal dengeyi korumak ve canlılar dünyasından insanlığa yararlı sonuçlar çıkarmaktır.
Biyolojinin Ana Bölümleri
Biyoloji, iki ana bölümden oluşur:
Biyoloji Bilimi İle İlgili Alt Bilim Dalları
Sitoloji
Hücrelerin yapı, şekil ve fonksiyonları ile hücre içindeki organellerin yapı ve fonksiyonlarını inceler.
Histoloji
Dokuları inceler.
Anatomi
Hücre, doku ve organların yapısını inceleyen bilim dalıdır.
Fizyoloji
Hücre, doku ve organların işleyişini inceleyen bilim dalıdır.
Morfoloji
Canlıların dış görünüşünü ve genel yapısal özelliklerini inceler.
Ekoloji (Çevre Bilimi)
Canlıların yaşadıkları ortamlarda çevreleriyle ve birbirleriyle etkileşimlerini inceler.
Moleküler Biyoloji
Hücrelerin moleküler düzeydeki yapısal özelliklerini inceler.
Biyoteknoloji
Canlıların çeşitli özelliklerini, günlük yaşantıda kullanılmalarını, gen alışverişlerini teknoloji ve mühendislik bilgilerini kullanarak inceler.
Genetik (Kalıtım Bilimi)
Canlıların gen yapılarını, kalıtsal özelliklerini ve genlerin kuşaklar arası aktarımı ile bunların canlı üzerindeki etkilerini inceler.
Hidrobiyoloji
Su içinde yaşayan canlıları, suyun özelliklerini ve canlıların bu ortamdaki yaşamlarını inceler.
Embriyoloji
Canlıda döllenmiş yumurtadan itibaren meydana gelen gelişme ve farklılaşmaları inceler.
Bu alt dallar, biyolojinin çeşitli yönlerini detaylı bir şekilde inceleyerek, canlıların yapısal ve işlevsel özelliklerini, çevreleriyle olan etkileşimlerini ve kalıtsal özelliklerini anlamamıza yardımcı olur.
Biyolojinin Günlük Hayatta Karşılaşılan Problemlerin Çözümüne Katkısı
Günümüzde biyoloji bilimi, birçok sorunun çözümüne önemli katkılar sağlamaktadır. Bu sorunlar arasında gıda sıkıntısı, küresel ısınma ve biyoçeşitlilikteki azalma gibi büyük ölçekli problemler yer almaktadır. Her geçen gün biyoloji alanında ortaya çıkan yeni buluşlar, insanları heyecanlandırmakta ve geleceğe dair umut vermektedir.
Özellikle biyoteknoloji ve sağlık alanındaki gelişmeler, insanların geleceğe güvenle bakmalarını sağlamaktadır. Ülkemiz insanlarının da bu çalışmalarda yer alması, bu bilime olan heyecanı ve ilgiyi artırmaktadır. Örneğin, Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar, biyolojiye olan katkılarıyla tanınmaktadır.
Biyoteknolojik Çalışmalar
Atık Yönetimi: Biyoteknoloji sayesinde tehlikeli ve işe yaramaz görülen atıklar, mikroorganizmalar kullanılarak tehlikesiz ve işe yarar hale getirilmektedir.
Çevresel Sorunların Çözümü
Üreme Sağlığı ve Tedavi
Çocuk Sahibi Olamayanlar İçin Çözümler: Biyoloji bilimi, çocuk sahibi olamayan çiftler için yeni ve etkin çözüm yolları sunmaktadır.
Canlıların Ortak Özellikleri
Canlıların ortak (karakteristik) özelliklerini, canlılar dünyasında yer alan canlı alemleri taşır. Ancak, virüsler hücresel yapı taşımadıkları için bu ortak özelliklerin içinde yer almazlar. Virüsler, zorunlu parazitlerdir ve bu nedenle canlılar arasında farklı bir konumda bulunurlar.
Biyoloji biliminin bu geniş kapsamlı çalışmaları, hem insan yaşamını iyileştirmekte hem de doğayı koruma çabalarına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, biyolojinin günlük hayatta karşılaşılan problemlerin çözümüne olan katkısı yadsınamaz.
Canlıların Ortak Özellikleri
Canlıların ortak özellikleri, yaşamlarını sürdürebilmeleri ve çevreleriyle etkileşimde bulunabilmeleri için sahip oldukları temel niteliklerdir. Bu özellikler, canlıların karmaşık yapılarının ve işlevlerinin temelini oluşturur.
Hücresel Yapı
Beslenme
Solunum
Boşaltım
Homeostazi
Metabolizma
Hareket
Uyarılara Tepki
Büyüme ve Gelişme
Üreme
Adaptasyon
Organizasyon
Hücresel Yapı
Tüm canlılar, yapısal ve işlevsel bakımdan hücre denilen temel birimlerden oluşurlar. Canlıdaki tüm yaşamsal olaylar hücrede gerçekleşir.
Bu ortak özellikler, canlıların doğada hayatta kalmasını ve üremesini sağlayan temel biyolojik işlevlerdir.
Yapısına Göre Hücreler
Hücreler, yapısal özelliklerine göre iki ana gruba ayrılır: prokaryot hücreler ve ökaryot hücreler.
1. Prokaryot Hücreler
Prokaryot hücreler, zarla çevrili çekirdek ve zarla çevrili organelleri bulunmayan basit hücrelerdir. Bakteriler ve arkeler prokaryot hücre yapısına sahip organizmalardır. Bu canlıların tamamı tek hücrelidir ve DNA'ları sitoplazmada bulunur. Çekirdek ve zarlı organelleri yoktur. Organel olarak sadece ribozom bulunur. Ribozom zarsız bir organeldir ve görevi protein sentezi yapmaktır.
Prokaryot Hücrede Bulunan Temel Yapılar
Önemli Notlar
Prokaryot hücreler, yapısal olarak basit olmalarına rağmen, çevrelerindeki değişikliklere hızla uyum sağlayabilen ve çeşitli biyolojik işlevleri yerine getirebilen önemli organizmalardır.
2. Ökaryot Hücreler
Ökaryot hücreler, zarla çevrili çekirdek ve zarlı organellere sahip gelişmiş hücrelerdir. Protistler, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar ökaryot hücre yapısındadır. Bu hücreler, daha kompleks yapıları sayesinde çeşitli biyolojik işlevleri etkin bir şekilde yerine getirebilirler.
Ökaryot Hücrelerin Temel Özellikleri
Zarla Çevrili Çekirdek: Ana DNA, çekirdek içerisinde bulunur. Bu DNA, sarmal yapılıdır ve histon protein kılıfla çevrilidir.
Ökaryot Hücreli Canlılar
Ökaryot hücreler, hücre içi bölmelere sahip olmaları sayesinde, karmaşık ve özelleşmiş işlevleri yerine getirebilirler. Bu özellikleri, ökaryot hücrelerin evrimsel olarak daha gelişmiş ve karmaşık organizmalarda bulunmalarını sağlar.
Tüm Hücrelerin Ortak Özellikleri
Bütün hücreler, prokaryot veya ökaryot olmalarına bakılmaksızın bazı ortak özelliklere sahiptir. Bu özellikler, hücrelerin temel işlevlerini gerçekleştirebilmesi için gereklidir.
Hücre Zarı
Sitoplazma
DNA ve RNA
Ribozom
Bu ortak özellikler, hücrelerin temel biyolojik işlevlerini yerine getirmelerini sağlar ve yaşamın devamlılığı için gereklidir.
Canlıların Besinlere İhtiyaç Duymasının Nedenleri
Canlılar, hayatta kalmak ve işlevlerini sürdürebilmek için besinlere ihtiyaç duyarlar. Besinler, canlıların yapılarına katılacak maddeleri sağlamak, enerji ihtiyaçlarını karşılamak, büyüyüp gelişmek, yıpranan doku ve organlarını onarmak ve kimyasal tepkimelerini düzenlemek için gereklidir.
Yapılarına Katılacak Maddeleri Almak
Enerji İhtiyaçlarını Karşılamak
Büyüyüp Gelişmek
Yıpranan Doku ve Organlarını Onarmak
Kimyasal Tepkimeleri Düzenlemek
Canlılarda Görülen Beslenme Türleri
Doğada bazı canlılar kendi besinlerini kendileri üretirken, bazı canlılar besinlerini dışarıdan hazır olarak alırlar. Buna göre canlılarda genel olarak üç çeşit beslenme görülür:
Ototrof Beslenme
Heterotrof Beslenme
Karışık Beslenme (Miksotrof)
Bu beslenme türleri, canlıların çevreleriyle olan etkileşimlerini ve enerji akışını etkileyen önemli faktörlerdir.
Ototrof Beslenme (Üretici Canlılar)
Ototrof beslenen canlılar, kendi besinlerini kendileri üretebilen organizmalardır. Bu canlılar, inorganik maddeleri dış ortamdan hazır alarak organik besin üretimi yaparlar. Ürettikleri besinleri hem kendileri kullanırlar hem de diğer canlıların besin kaynağını sağlarlar. Ototrof canlılar, besin üretmek için farklı enerji kaynakları kullanırlar: güneş ışığı enerjisi ve kimyasal enerji.
Fotoototrof Canlılar
Fotoototrof canlılar, ışık enerjisini kullanarak fotosentez olayı ile besin üretirler. Fotosentez, karbon dioksit ve suyun güneş ışığı enerjisi ile organik besin (glikoz) ve oksijene dönüştüğü bir süreçtir. Bu süreçte klorofil gibi pigmentler güneş ışığını yakalar ve kimyasal enerjiye dönüştürür.
Kemoototrof Canlılar
Kemoototrof canlılar, bazı inorganik maddelerin oksitlenmesiyle açığa çıkan kimyasal enerjiyi kullanarak kemosentez olayı ile besin üretirler. Kemosentez, ışık enerjisine ihtiyaç duymadan organik besinlerin üretildiği bir süreçtir. Bu canlılar genellikle ekstrem çevre koşullarında bulunurlar ve enerji kaynakları olarak amonyak, nitrit, sülfür ve demir gibi inorganik bileşikleri kullanırlar.
Ototrof beslenme, ekosistemlerde enerji ve madde döngüsünün temelini oluşturur. Üretici canlılar, organik besin üreterek hem kendi yaşamlarını sürdürürler hem de tüketicilere (heterotrof canlılara) besin kaynağı sağlarlar. Bu süreçler, tüm ekosistemin enerji ve besin zincirinde önemli bir rol oynar.
Fotosentez ile Besin Üretimi
Fotosentez, ışık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürerek organik besin üretimi sağlayan bir süreçtir. Bu süreç, klorofil moleküllerinin yardımıyla gerçekleşir ve hem prokaryot hem de ökaryot canlılar tarafından gerçekleştirilir.
Prokaryot Canlılarda Fotosentez
Prokaryotlardan bazı bakteriler, fotosentez yaparak besin üretirler. Bu canlılar arasında mavi-yeşil algler (siyanobakteriler) ve H₂S ve H₂ bakterileri bulunur. Fotosentez için gerekli olan ışık enerjisi ve klorofil, bu bakterilerin sitoplazmasında bulunur.
Ökaryot Canlılarda Fotosentez
Ökaryotlardan öglena, alglerin çoğu ve bitkiler (küsküt otu gibi tam parazit bitkiler hariç) fotosentez yaparak besin üretirler. Fotosentez yapan ökaryot canlıların klorofil molekülleri, kloroplast organelinde bulunur.
Fotosentez Denklemi: 6CO2+6H2O+Is\cıkEnerjisi→C6H12O6+6O2
Bu denklem, karbon dioksit ve suyun ışık enerjisi ile glikoz ve oksijene dönüştüğünü gösterir. Fotosentez, ekosistemlerde enerji akışının ve oksijen üretiminin temelini oluşturur.
Fotosentez Süreci
Işık Reaksiyonları (Işık Evresi):
Karanlık Reaksiyonları (Calvin Döngüsü):
Fotosentez, hem prokaryot hem de ökaryot canlıların yaşam döngülerinde kritik bir rol oynar ve tüm ekosistemlerde enerji ve besin döngüsünün sürdürülmesine yardımcı olur.
Kemosentez ile Besin Üretimi
Kemosentez, sadece bazı prokaryotlar (bazı bakteriler) tarafından yapılan bir besin üretim yöntemidir. Ökaryot hücreli canlılar kemosentez yapmazlar. Kemosentez yapan bir canlı, kesinlikle prokaryot hücre yapısına sahiptir ve tek hücrelidir. Bu canlılar, kimyasal enerjiyi kullanarak inorganik maddeleri oksitleyerek organik besin üretirler. Üretici canlılar, atmosferdeki karbondioksiti kullanarak besin üretirler, yani tüm canlıların besin kaynağı karbondioksittir.
2. Heterotrof Beslenme (Tüketici Canlılar)
Heterotrof beslenen canlılar, kendi besinlerini üretemeyen ve dışarıdan hazır olarak alan canlılardır. Besinlerini üreticilerden ya da diğer tüketicilerden sağlarlar. Bu beslenme türü, canlıların enerji ve gerekli besin maddelerini dış kaynaklardan aldığı bir yöntemdir.
Heterotrof Beslenen Canlılara Örnekler
Bazı Bakteriler: Heterotrof beslenen bakteriler, organik maddeleri dışarıdan alarak enerji ve besin ihtiyaçlarını karşılarlar.
Heterotrof Beslenme Çeşitleri
1. Holozoik Beslenme
Holozoik beslenme, besinini katı parçalar halinde alan ve gelişmiş bir sindirim sistemine sahip olan canlıların beslenme şeklidir. İnsanlar ve hayvanlar bu şekilde beslenirler. Bu canlılar aldıkları besin çeşidine göre üçe ayrılır:
Herbivor (Otçul)
Karnivor (Etçil)
Omnivor (Hepçil)
Holozoik beslenen canlılar, karmaşık sindirim sistemleri sayesinde katı besinleri parçalayıp, enerji ve besin ihtiyaçlarını karşılarlar. Bu beslenme türü, canlıların enerji ve gerekli besin maddelerini çeşitli kaynaklardan almasını sağlar.
2. Çürükçül (Saprofit) Beslenme
Çürükçül (saprofit) beslenme, bazı bakteriler ve mantarlar tarafından gerçekleştirilen bir beslenme türüdür. Bu canlılar, dışarı enzim salgılayarak organik besinleri ayrıştırır ve ardından bu besinleri hücrelerine alarak beslenirler. Çürükçül beslenme, ölü ve canlı atıkların ayrıştırılmasında kritik bir rol oynar ve ekosistemlerin devamlılığı için çok önemlidir.
Çürükçül (Saprofit) Canlıların Özellikleri
Enzim Salgılama: Çürükçül canlılar, dış ortama enzimler salgılayarak büyük organik molekülleri daha küçük moleküllere parçalarlar.
Çürükçül (Saprofit) Canlılara Örnekler
Bakteriler: Toprak ve su ekosistemlerinde yaygın olarak bulunan ve organik maddeleri ayrıştıran bakteriler.
Çürükçül Beslenmenin Ekosistemdeki Rolü
Çürükçül beslenme, ekosistemlerin sağlıklı işleyişi için hayati öneme sahiptir. Çürükçül canlılar, ölü organizmaları ve organik atıkları ayrıştırarak, bunları inorganik maddelere dönüştürürler. Bu süreç, besin maddelerinin tekrar kullanılabilir hale gelmesini sağlar ve toprağın verimliliğini artırır. Ayrıca, çürükçül canlılar sayesinde ekosistemlerde besin döngüsü tamamlanır ve besin zincirinin devamı sağlanır.
Çürükçül (saprofit) beslenme, doğanın temizlik görevlileri olarak adlandırılabilecek bakteriler ve mantarlar tarafından gerçekleştirilir. Bu canlılar, ekosistemlerde organik maddelerin ayrıştırılması ve besin döngüsünün sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynar.
Saprofit Canlıların Ekolojik Önemi
Saprofit (çürükçül) canlılar, ekosistemlerin sağlıklı işleyişi için hayati bir rol oynar. İşte saprofit canlıların ekolojik önemi:
Çevre Kirliliğini Önlerler
Toprağı İnorganik Madde Bakımından Zenginleştirirler
Karbon ve Azot Döngülerini Sürdürürler
Madde Döngülerinin Devamına Katkı Sağlarlar
Ekolojik Dengenin Korunmasını Sağlarlar
Ayrıştırıcıların Azot Döngüsündeki İşlevi
Ayrıştırıcı canlılar, özellikle azot döngüsünde önemli bir rol oynar. Amino asitlerden amonyak (NH₃) oluşumunu sağlarlar:
Ölü veya Canlı Atıkları → Protein → Aminoasit → NH3
Bir Ekosistemde Ayrıştırıcı Organizma Sayısı Azalırsa
Not: Çürükçül Beslenen Canlılar ve Besin Zinciri
Çürükçül beslenen canlılar, besin zincirinin her kademesinde yer alırlar ve her seviyede ayrıştırıcı olarak işlev görürler.
Ek Bilgi
Kemoheterotrof Canlılar
Kemoheterotrof canlılar, enerji ve karbon kaynağı olarak diğer canlıların ürettiği organik maddeleri kullanırlar. Bu gruba hayvanlar, insanlar, mantarlar, protistlerin çoğu ve birçok bakteri örnek verilebilir.
Fotoheterotrof Canlılar
Fotoheterotrof canlılar, enerji kaynağı olarak ışık enerjisini, karbon kaynağı olarak ise diğer canlıların ürettiği organik maddeleri kullanırlar. Örnek olarak bazı arkeler (halofitler) verilebilir.
Terminoloji
FOTO: Işık anlamına gelir.
Bu bilgiler, saprofit canlıların ekosistemler üzerindeki kritik rolünü ve heterotrof beslenmenin çeşitlerini anlamamıza yardımcı olur.
Bazı canlılar, fotosentez yaparak kendi besinlerini üretebildikleri halde, bazı maddeleri de dışarıdan hazır alırlar. Bu beslenme şekline karışık beslenme veya miksotrof beslenme denir. Öglena ve böcekçil bitkiler (ibrik otu gibi) bu tür beslenmeye örnek olarak verilebilir.
Böcekçil Bitkiler
Böcekçil bitkiler, azot bakımından fakir topraklarda yaşarlar ve topraktan alamadıkları azotu, yakaladıkları böceklerin proteinlerinden karşılarlar. Bu bitkiler fotosentez yaparak organik besinlerini üretebilirler, ancak bazı aminoasitlerin sentezi için gerekli azotu topraktan yeterince alamazlar. Bu ihtiyaçlarını enzim salgılayarak ayrıştırdıkları böceklerin bünyelerinden karşılarlar.
Böcekçil bitkiler, azot ihtiyaçlarını karşılama yönü ile heterotrof, kloroplast taşıdıkları için fotosentez ile besinlerini üretebilme yönüyle de ototrof beslenmiş olurlar. Bu özellikleriyle hem ototrof hem de heterotrof beslenme şekillerine sahip oldukları için miksotrof beslenme kategorisinde değerlendirilirler.
Öglena
Öglena, hem fotosentez yapabilen hem de heterotrof beslenme yeteneğine sahip olan bir protisttir. Öglena, ışık varlığında fotosentez yaparak besin üretir, ancak ışık yokluğunda dışarıdan organik maddeler alarak heterotrof beslenir.
Böcekçil Bitkilerin Beslenme Süreci
Böcekçil bitkiler, azot bakımından fakir topraklarda yaşadıkları için bu eksikliği gidermek amacıyla böcekleri yakalar ve sindirirler. Fotosentez yaparak kendi organik besinlerini üretebilirler, ancak azot ihtiyacını karşılamak için aşağıdaki süreci takip ederler:
Böcekçil bitkiler, bu çift yönlü beslenme stratejisi sayesinde zorlu yaşam koşullarına uyum sağlarlar ve gerekli besin maddelerini etkili bir şekilde temin ederler.
Öglena
Öglena, tatlı sularda yaşayan tek hücreli bir canlıdır ve ökaryot hücre yapısına sahiptir. Bu organizma, hem ototrof hem de heterotrof beslenme özellikleri gösterir, bu nedenle miksotrof canlılar arasında yer alır.
Öglena'nın Özellikleri
Ökaryot Hücre Taşıma
Kloroplast Organeli
Ototrof Beslenme
Heterotrof Beslenme
Not
İnorganik Maddelerin Alımı: Su, mineral, asit, baz ve tuz gibi inorganik maddeleri tüm canlılar dış ortamdan hazır olarak alırlar. Bu durum, ototroflar dahil tüm canlılar için geçerlidir.
Öglena'nın bu çift yönlü beslenme yeteneği, ona çevresel değişikliklere uyum sağlama konusunda büyük bir avantaj sağlar. Işık varlığında fotosentez yaparak enerji ve besin üretebilirken, ışık yokluğunda dışarıdan organik besinler alarak hayatta kalabilir. Bu özellikleri, öglenayı ekosistemlerde önemli bir organizma haline getirir.
3. Solunum
Enerji taşıyan besinlerin (karbonhidrat, yağ, protein) hücre içinde parçalanması sonucu açığa çıkan kimyasal bağ enerjisinin ATP enerjisine dönüştürülmesine solunum denir.
Hücresel solunum olayları, oksijen kullanılıp kullanılmamasına göre iki çeşittir.
1. Oksijenli (Aerobik) Solunum
Oksijenli Solunumun Genel denklemi;
2. Oksijensiz (Anaerobik) Solunum
Fermantasyon (Mayalanma)
Etil Alkol Fermantasyonu
Genel denklemi:
Laktik Asit Fermantasyonu
Genel denklemi:
NOT: Glikoz kullanılarak ATP’nin açığa çıkarıldığı tüm enerji metabolizmaları glikoliz ile başlar. Bu durumda glikoliz olayını gerçekleştirme tüm canlılarda ortaktır ve sitoplazmada gerçekleşir.
4. Boşaltım
Metabolizma sonucu hücrede oluşan atık maddelerin hücre veya canlı vücudundan dışarı atılmasına boşaltım denir.
Metabolik olaylar sonunda oluşan önemli boşaltım maddeleri
Farklı canlılar, boşaltım işlemini farklı şekillerde gerçekleştirirler.
NOT: Tuzlu sularda yaşayan canlılarda kontraktil koful bulunmaz. Çünkü bunların hücreleri fazla su almaz. Tam tersi su kaybeder.
5. Hareket
Dikkat!!!! → Hareket kavramı tek başına canlılığı ifade etmekte yeterli değildir. Çünkü canlılar gibi otomobil, alev, akarsu vb. cansızlar da hareket eder. Fakat cansızlarda hareket dışarıdan bir etkiyle olur.
NOT: Süngerler en basit omurgasız hayvan olmalarına rağmen yer değiştirme yapmadan hareket ederler.
6. Uyarılara Tepki
Çevresel Değişim → Uyarı → Değerlendirme → Tepki
NOT: Tek hücrelilerde uyarana tepki hızlı ve kısa sürede gerçekleşirken, çok hücrelilerde yavaş ve uzun sürede gerçekleşir.
7. Metabolizma
Hücrede meydana gelen yapım ve yıkım tepkimelerinin tümüne metabolizma denir.
METABOLİZMA = ANABOLİZMA + KATABOLİZMA şeklinde İkiye ayırarak incelemek mümkündür.
1. Yapım (Anabolizma, özümleme)
Canlılardaki yapım reaksiyonları iki şekilde olur.
a. İnorganik bileşiklerden, organik monomer üretildiği yapım tepkimeleri: Ototrof canlıların gerçekleştirdiği fotosentez ve kemosentez tepkimeleri örnek verilebilir. Bu tepkimelerde ATP, önce üretilir sonra da tüketilir.
b. Organik monomerlerden polimer veya büyük moleküllerin sentezlendiği tepkimeler: Bu tepkimelere dehidrasyon sentezi denir.
DEHİDRASYON SENTEZİNİN ÖZELLİKLERİ
2. Yıkım (Katabolizma, yadımlama)
Yıkım tepkimeleri de iki şekilde gerçekleşir.
a. Organik monomerlerin daha basit organiklere veya inorganik moleküllere parçalandığı tepkimeler: Oksijenli ve oksijensiz solunum ile fermantasyon tepkimeleri örnek verilebilir. (Hücre içinde gerçekleşen yıkım olaylarıdır.)
NOT: Hücre içine alınan büyük bir molekül lizozom organelindeki hidroliz enzimleri ile yıkıma uğratılır. Bu hücre içi hidroliz olayıdır.
b. Polimer veya büyük moleküllerin monomerlerine parçalandığı tepkimeler: Bu tepkimeler besinlerin sindirimi ile olur. Hücre dışında (sindirim kanalında) gerçekleşir. Temeli hidroliz (su ve enzimlerle parçalanma) olaylarına dayanır.
HİDROLİZ TEPKİMELERİNİN ÖZELLİKLERİ
NOT: Turgor basıncı; bir ortamda suyun oluşturduğu basınçtır. Osmotik basınç ise bir ortamda madde miktarının (monomerler, mineraller, iyonlari tuz vb.) oluşturduğu basınçtır.
DİKKAT!!!
Bazal Metabolizma
BİR UYARI!
Bir canlının bazal metabolizma hızı ölçülürken;
Bazal metabolizma hızını etkileyen faktörler
ÖNEMLİ NOT: Son alınan besin çeşidi, miktarı, kalori değeri bazal metabolizma hızını etkilemez.
8. Homeostasi
9. Uyum (Adaptasyon)
10. Organizasyon
Bir hücrelilerde organizasyon birimleri küçükten büyüğe doğru
Atom → Molekül → Organel → Hücre (Organizma) şeklinde sıralanır.
Çok hücrelilerde organizasyon birimleri küçükten büyüğe doğru
Atom → Molekül → Organel → Hücre → Doku → Organ → Sistem → Organizma
Genel olarak üreme eşeysiz ve eşeyli üreme olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Bazı canlı türlerinde hem eşeyli hem eşeysiz üreme birlikte görülür.
11. Üreme
Her canlının neslini devam ettirebilmesi için kendine benzer bireyler meydana getirmesine üreme denir. Amaç canlının soyunu devam ettirmesidir.
Eşeysiz Üreme
Eşeysiz Üremenin Genel Özellikleri
Eşeyli Üreme
Eşeyli Üremenin Genel Özellikleri
Dikkat!!!
12. Büyüme ve Gelişme
Büyüme: Canlıların yapısını oluşturan hücrelerin sayıca ve hacim olarak artmasına denir.
Gelişme: Canlının sahip olduğu yapıların zaman içinde değişerek işlevsellik kazanması ve olgunlaşmasıdır. Örneğin; yeni doğan bir bebeğin kilo alması ve boyunun uzaması büyümedir. Oturması, emeklemesi, yürümeye başlaması gelişmedir.
Canlıların Ortak Özellikleriyle İlgili Özet Notlar
İdrarında bulunan üre miktarı normalden fazla olan bir insan;
I. Glikojen,
II. Trigliserit,
III. Protein,
IV. Vitamin
besinlerinden hangilerini aşırı tüketmiş olabilir?
Doğru Cevap: A
Açıklaması: Sorunun doğru cevabı A şıkkıdır.
Bu öğrenci yukarıdaki düzeneklerden hangi ikisini kullanarak bir sonuca varabilir?
Bir öğrenci besin maddelerinin bitki gelişimi üzerindeki etkisini incelemek için beş özdeş saksı bitkisi hazırlıyor.
A. I ve IIDoğru Cevap: C
Açıklaması: Kontrollü deneylerde etkisi incelenen tek bir faktör farklı tutulur. Diğer faktörlerin aynı olması sağlanır. Buna göre: A, B, C ve E seçeneklerinde verilen ortamlarda iki veya daha fazla faktör farklı tutulmuş. Ancak C şıkkındaki III ve IV. ortamlarda sadece su farklı diğerleri aynı tutulmuş.
Bazı bilim insanlarının araştırma yaptıkları problemler aşağıda belirtilmiştir.
X. Viral hastalıkların tedavisinde antibiyotikler kullanılabilir mi?
Y. Biyoçeşitliliğin korunması için alınması gereken tedbirler nelerdir?
Z. Nükleer enerji elde etmek için kullanılması gereken radyoaktif maddeler nelerdir?
M. Küresel ısınmanın engellenmesi için alınması gereken tedbirler nelerdir?
N. İnsanlarda hastalıklara sebep olan genler nasıl tedavi edilir?
Harflerle belirtilen bilim insanlarından hangisinin araştırması biyoloji bölümünün konusu olamaz?
Doğru Cevap: C
Açıklaması: Doğru cevap C şıkkıdır.
Hidrolizi sürecinde 18 molekül su harcanan trigliserit moleküllerinin yapısında;
I. En az bulunabilecek monomer çeşit sayısı,
II. En fazla bulunabilecek monomer çeşit sayısı
değerlerinin karşılığı aşağıdakilerden hangisindeki gibidir?
I II
Doğru Cevap: B
Açıklaması: Sorunun doğru cevabı B şıkkıdır.
Boşaltım nedir? Tanımlayınız.
Doğru Cevap:
Açıklaması: Metabolizma sonucu hücrede oluşan atık maddelerin hücre veya canlı vücudundan dışarı atılmasına boşaltım denir.
Prokaryot ve ökaryot hücrelerin ortak özelliklerini yazınız.
Doğru Cevap:
Açıklaması: Tek katlı hücre zarına sahip olmaları. Sitoplazmalarının bulunması DNA ve RNA taşımaları Ribozom organeli bulunması
Öğretmen sınıfta proteinler konusu ile ilgili aşağıdaki bilgiyi vermiştir. "Proteinlerin sindirimi sonucu amino asit oluşur. Amino asitlerin O2'li solunumda, yıkımıyla CO2 ve NH3 açığa çıkar." Buna göre; protein metabolizmasına ait bazı basamakları numaralandırarak tahtaya yazmıştır.
Doğru Cevap:
Açıklaması: Verilen ifadelerden hepsi doğrudur.
Aşağıdaki durumlardan hangisinde oluşan bireylerin, hücre çekirdeklerindeki kalıtsal özellikleri, atasınınkine bire bir benzemeyebilir? (Mutasyon gerçekleşmediği kabul edilecektir.) (2011 LYS)
A. Ana bireyde oluşan tomurcuktan yeni bir bireyinDoğru Cevap: C
Açıklaması: Eşeysiz üremede oluşan bireyler ata ile birebir benzer. Soruda verilen tomurcuklanma, sporla üreme, diploit bir canlının diploit yumurtasından partenogenez, planaryanın vücudunun ikiye bölünmesiyle yeni planarya oluşumu eşeysiz üremedir. Çeşitlilik oluşturmazlar. Ancak hermafrodit iki canlının birbirlerini döllemesi olayı eşeyli üremedir. Eşeyli üremede gametleri oluşturan mayoz ve döllenme olayları çeşitlilik oluşturur.
Ayşe öğretmen sınıfta karbonhidrat çeşitlerinden olan polisakkaritler konusunu işlemiştir. Canlılarda bulunan yapısal polisakkaritlerin kitin ve selüloz, depo polisakkaritlerin ise nişasta ve glikojen olduğunu açıklamıştır. Buna göre belirttiği polisakkarit çeşitlerinin görevlerini öğrencilerden açıklamalarını istemiştir. Buna göre hangi öğrenciler doğru ifade kullanmıştır. Yanlış ifade kullanan öğrencilerin doğru olması gereken ifadelerini yazınız. Ali: Kitin; Hayvansal bir polisakkarittir. Böceklerde kalsiyum karbonat ile birlikte dış iskeletin yapısına katılır. ………… Ayşe: Selüloz; Mantarlarda hücre çeperinin (duvarı) yapısına katılır. ………… Elif: Nişasta; Bitkilerde depo edilen bir karbonhidrat çeşididir. İnsan ve hayvanlar tarafından depo edilmez, besin olarak alınır. ………… Eren: Glikojen; İnsan ve hayvanlarda glikozun fazlası karaciğer ve kas hücrelerinde glikojen olarak depo edilir. …………
Doğru Cevap:
Açıklaması: Ali: Bu ifade doğru bir ifadedir. Ayşe: Yanlış bir ifadedir. Selüloz mantarlarda değil bitkilerde hücre çeperinin yapısına katılır. Elif: Bu ifade doğru bir ifadedir. Bitkiler fotosentez ile ürettikleri glikozun fazlasını kök, gövde, tohum, meyve gibi organlarında nişasta olarak depo ederler. Eren: Bu ifade doğru bir ifadedir. Glikojen ayrıca bakterile, arkeler ve mantarlarda da depo edilen polisakkarit çeşididir.
Öğretmen sınıfta öğrencilerine aşağıdaki bilgiyi vermiştir. "Dehidrasyon tepkimesinde küçük moleküller birleşir, aralarında bağ kurulur ve su açığa çıkar. Hidroliz tepkimesinde büyük moleküller su kullanılarak aralarındaki bağ yıkılır ve küçük molekül elde edilir." Bu bilgiye bağlı olarak; iki adet monosakkaritin (6C'lu) enzim yardımı ve glikozit bağı ile bağlanması sonucu disakkaritler oluşur. Oluşan bu disakkaritlerin formüllerini ise şu şekilde belirtmiştir.
Doğru Cevap:
Açıklaması: X —→ Maltoz Y —→ Sakkaroz Z —→ Laktoz
Öğrencilerimizin TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) gibi sınavlara hazırlanırken kullanabilecekleri bilgileri sunuyoruz. Biyoloji konularında güçlü bir temel oluşturmak ve sınav başarınızı artırmak için doğru adrestesiniz!
Efeler-Aydın
info@biyolojihikayesi.com
................
©
Biyoloji Hikayesi.
All Rights Reserved.
Designed by
Biyoloji Hikayesi
Distributed By:
Hamza EROL